Ben de

Günleri, yılları, bozuk eurolarla türk liralarını, çektiğim fotoğrafları, çöpe atmak için ayırdığım plastikleri ve kağıtları birbirine karıştıyorum. Bazen ikibinonbeş sanki şurada duruyor gibi geliyor, bir bakıyorum onyedi olmuş. İçimden geçen cümleleri birbirine karıştırıyorum, kahveyi sütle karıştıyorum ama şekersiz. Garip ayrıntılarını hayatımın, garip olmayan gerçeklerle karıştırıyorum. Yorganları havlularla yıkayıp, kelimeleri aklımda kaldığıyla yazıyorum. Çiçeklerin toprağına haşladığım yumurtanın suyunu bölüştürmeye çalışıyorum. Çok iyi geliyormuş.

Bu ikibinonlar, onbeşler, bu düzenlemeye çalıştığım bardaklar, tabaklar, anılar birden fazla geliyor. Müziğin sesi fazla geliyor, sokağın lambasının salona vuran ışığı fazla, balıkların hareket edişi fazla. Kendime yüklediğim sorumluluklar fazla, birbirimizden beklediklerimiz, birbirimizi hani bir hırsla itmek için hemen arkamızda beklememiz. Güneş batarken hepsi arkamda.

Leave a Reply