Söylediğim gibi eski defterleri karıştırmaya ve çizimleri yayınlamaya devam ediyorum.
Bu eski defterlerimden topladığım farklı zamanlarda yapılmış olan Porto çizimlerim.
İlk çizgiyi atmaktan korkmuyorum, kötü görünmesinden korkmuyorum, çizdiğim şeyi berbat etmekten de korkmuyorum. Sadece deneyimliyorum.
Metroya yakın, merkezde en çok oturduğumuz kafelerden biri olan Cafe Candelabro. Bu kafenin benim için hikayesi var. Kafe tam köşede ve iki tane kapısı var. İçeride toplam beş tane masa var. Kafenin en güzel cam kenarlı masası her zaman reserve halinde. Yalnız saat beşe kadar. Çünkü saat beşte saçları kızıl, küt kesilmiş ve mutlaka küpeleriyle birlikte kırmızı ruju sürülmüş u olan yaşlı mı yaşlı bir kadın girer, Kısa boylu ve konuşmaya pek de hevesli olmayan bıyıklı genç çocuk onu öperek karşılar. Kafenin sahibinin annesi olduğunu tahmin ettiğim bu yaşlı kadın kahve içerek gazete okur. Bu durum başta beni sinirlendirmişti ama sonradan bir şekilde hoşuma gitti. Kadını her seferinde aynı yerde görüp duruyordum.
Seramik çizimleri Museu da Misericórdia do Porto’ dan.
Bu da basılmış ilk çizimim. Urban Sketchers topluluğu ile hazırlanmış Porto çizimlerinden oluşan bir kitap.
Bulunduğu şehrin şeklini almış bir dizi…
edebi olarak diyebilirim ki bu çizimler su serpintisi…ferah ,taze ve uçucu..